19 Şubat 2011 Cumartesi

KİMBİLİR

KİMBİLİR
“Sevgili eşime”
Zaman gelir
Bir çiçek açar içimde.
Gelir sahici baharım
Muştular bana hasretimi
Dudaklarımdaki sözcükleri
Koynuma dökerim
Benim için topladığın tüm çiçekleri.
Baharı anmak bu bahçede
Sadece ikimize yakışır
Çöreklenir üstümüze bulutlar
Dökülür sevda taneleri
Hatırlarız düşlerimizi
Kuytularımızı, köşelerimizi
Kaçamak görüşmelerimizi.
Vuslatım şimdi gerçek
Yanımdayım sevdanın
Şimdiki zaman
Bir ömür boyu
Baharı tattıran yürek.

12 Şubat 2011 Cumartesi

YALNIZ ADAM

Buram buram toprak kokuyor.
Gökyüzünde bulut yok.
Bihaber gençliğinden,
Yalnız duran adam.

Bırakmış bütün hayalleri.
Ardına takmış bekleyenleri.
Anılarla geçer günler.
Hazırlık artık yarına.

Gözyaşı kurumuş ,
Çıkmaz olmuş bu dem.
İki katlı ahşap evde
Artık geçmez olmuş ,
Hesaba çeker gibi zaman.
Sorgu , sual…
Hangisine ne cevap verecek
Şaşırıyor yalnız adam.

10 Şubat 2011 Perşembe

Ey sevgili

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Askın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atin son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kus tüyünden
Ve kus sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs’ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan essiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Simdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Dağların yıkılısını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Günesin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı su anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakin kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar bos göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adli bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili


Sezai Karakoç

7 Şubat 2011 Pazartesi

ŞEHİTTEN ANAYA MEKTUP

Oy şirin dilli, güzel yüzlü
Bir tanem, garip anam
Mektubun ulaştı dün akşam
Bir hasret yollamışsın bana
Bir gurbet türküsü vurmuşsun yanına
Selam kelam edip
Oralardan haber verip
Kendine iyi bak demişsin sonra

Sen tasa etme ana
Ölmedik sağız hala
Oğluna iyi bakıyorlar burada

Her akşam selam yolluyorum
Sana kuşlardan
Geçenlerde beyaz bir güvercin
Gönderdim sana
Anlattım ona seni vatanı ne çok sevdiğimi
Sonra rüzgara verdim kanatlarını
Hemen sulanmasın gözlerin
Sakın ağlama
Yüreğini serin tut

Askerim ana
Nöbet tutuyorum
Marş söylüyorum
Taşıyla toprağıyla
Vatanı bekliyorum

Buralarda evim geliyor aklıma
Gurbetim, menevşe yarim
En çok da sen gelirsin anam

Hatırlar mısın ana askere gelende
Kına vurmuştun ayalarıma
Kızmıştım sana
Er kişi kına yakar mı diye
Oysa sen ağlamıştın ya o gece ana
Oğul demiştin
Can demiştin
Adettir töredir can oğul demiştin
Başımı sinene yaslayıp
Sonra aç avucunu
Rabbim seni mert eylesin
Bileğini kavi eylesin
Başın dik olsun belin bükülmesin
Rabbim seni kazadan beladan düşmandan
Emin eylesin, esirgesin
Demiştin gözlerin yaşlıyken

Sonra oğul demiştin
Kınalı kuzum
Kına yaktım adettir
Kına yaktım kurban diye
Vatana millete helal diye


Kıstın gözlerini
Derin bir oh çektin
Ağlamak yakışmıyordu sana be ana
Ağlamak yakışmıyordu
Birden celallendin
Çattın kaşlarını
Vatan borcu namustur
Yapılacak
Can borcudur ödenecek
Dört emanetim var demiştin
Namusuna bayrağa vatana kur’an a
Namahrem eli değdirme oğul
Yüz üstü bırakma
Can ver, can ver
Onlardan ödün verme oğul
Yoksa.....
Yoksa demiştin
Gözlerin düşmüştü önüne
Ak saçların parlamıştı benim gözümde
Usulca fakat derinden
Mertçe ama yaralayan
O sözü söylemiştin hafiften
Etmem oğul..
Hakkımı helal etmem
Sütümü helal etmem demiştin
O gece ana

Oy ana
Can ana hiç aklımdan çıkmıyor o sözlerin
Ana duy sesimi
Öğüdünü tutuyorum
Namusum bayrağım
Vatanım ve dinim için bekliyorum
Silahımı öyle bir kavradım ki ana
Düşman namert
Sel olsa aksa geçemez üstümden
Senin gibi bir ananın evladıyım ben
Başım dimdik
Zerre kadar korkum yok
İman var yüreğimde
Sönmeyen bir cesaret aleviyim
Gözlerim ışıl ışıl
Çünkü ben Türk evladıyım…

Anla ana
Oğul dediğin
Can dediğin
Kınalı kuzun
Emanetin başında
Kaldır başını yerden
Sil gözlerindeki yaşı
Sonra...
Hakkını helal et anam
Bu can bu vatana
Bu can bu bayrağa
Bu can kur’an a
Birde ana
Bu can sana kurban olsun
Hakkını helal et ana

Bir gün olur ya
Benden önce haberim gelirse sana
Şehit olmuş derlerse
Ana üzülme
Karayazılar bağlama
Ağlama
Ağlama ana
Aç yüreğini
Bağır oğlum şehit oldu de
Emanete sahip çıktı de
Can verdi yol vermedi de
Sonra ana
Hakkımı helal ettim de

Şimdi kapat gözlerini rahat uyu
Senide vatanı da beklerim ana

6 Şubat 2011 Pazar

Benim Hiç Sevdam Olmadı

BENİM HİÇ SEVDAM OLMADI

Benim hiç sevdam olmadı
Hep ağlamak var sözlüğümde
Hep hüzün ve yalnızlık
Hiç mavi olmadı gökyüzü
Benim hiç sevdam olmadı

Benim hiç sevdam olmadı
Ne zaman bir güzele baksam
Sonunda yağmur oluverdi gözlerim
Alışkanlıklarım hiç değişmedi
İsyan dolu gecelerde gezdim
Acılı hikayelerin içinde buldum kendimi

Benim hiç sevdam olmadı
Tatlı rüzgarın estiğinde
Ben hep kendimi aradım
Yalanlarla büyüdüm
Hayallerle avundum
Yüreğimin diliyle
Şiirlerde dinlendim

Benim hiç sevdam olmadı
Çoğu zaman aşık olduğumu sandım
Kuşların ardından özgürlüğü
Dağların yanında heybeti
Yağmurlarda saflığı
Güllerde sevdayı düşündüm
Ama ben ne özgür oldum
Ne de sevdalı
Irmakların coşkusuyla çocuk
Toprağın kokusuyla ihtiyar oldum
Ölümü düşündükçe bahtiyar
Ayrılığa gelince hüzünlü oldum

Benim hiç sevdam olmadı
Sevildiğimi sandığım anlarda
Yalnızdım yine
Siyah bulutların altında
Salınarak gezdim kış mevsimleri
Alacaklı gibi toprağa baktım kederli


Benim hiç sevdam olmadı
Hep ağlamak var sözlüğümde
Hep hüzün ve yalnızlık
Hiç mavi olmadı gökyüzü
Benim hiç sevdam olmadı.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Kargaşa

Kargaşa, çaresizlik, ümitsizlik ve mutsuzluktan kaynaklanan başkaldırının neticesi umuda açılan kapının özlemi Mısır.

Mısır 30 yıllık açlığın ve vurdumduymazlığın sonucu bir başkaldırı yaşıyor. Gelecek ve yaşam kaygısı yıllardır bedenlerinde bir ihtilal yaratmış. Artık bunu gerçeğe dönüştürme çabası içindeler.

Tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanan birçok ilklerin yaşandığı medeniyet beşiklerinden biri Mısır. Hal böyle iken beklersiniz ki en medeni en zengin en modern ülkelerden biri olsun. Fakat iktidar hevesi ve hırs ülkeyi ve halkı görmezden gelmiş yıllardır. Böyle bir ortamda bir işaret bir ateş bekleyen halk Tunus’tan gelen alevle irkildi. Uçmak zamanı gelmişti artık. Özgürlüğün kuşu vicdanlardan çıkmalıydı. Çünkü artık Mısır’da toprak hükümsüzdü. Yarını yoktu insanın. Zevkler ahengini yitirmiş, dişliler ters dönmeye başlamıştı. Şerler etrafı sarmış hayırlara geçit vermiyordu.

Ve bir sabah ihtilal ile uyandılar. Özgürlük için, hayat için, en çokta ekmek için

3 Şubat 2011 Perşembe

Mübarek'in istifa etmeme bahanesi


Mısır'daki iç karışıklılık devam ederken Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, Amerikan ABC televizyon kanalına konuştu. Mübarek, istifa etmek istediğini ama bir konuda korkusu olduğunu söyledi.. Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, ülkeyi kaos saracağından korktuğu için istifa etmediğini söyledi. Hüsnü Mübarek, Amerikan ABC televizyon kanalında Christiane Amanpour'a yaptığı açıklamada, yeterince cumhurbaşkanlığı yaptığını ve iktidarı şimdi bırakmak istediğini, ama ülkesini kaosun sarmasından korktuğundan bunu yapamadığını belirterek, Mısırlıların aralarında savaşmalarını görmek istemediğini kaydetti.
TEHLİKE VE GÖZALTINDAKİ GAZETECİLER

Öte yandan, Kanada Dışişleri Bakanı Lawrence Cannon, Mısır ordusundan ülkedeki gösteri ve çatışmaları izleyen gazetecilerin güvenliğini sağlamasını istedi. Cannon televizyonda yaptığı açıklamada, Kanada Dışişleri Bakanlığından Mısır Büyükelçisini çağırarak, Ottawa'nın derin endişesini ve Mısır ordusunun gazetecilerin güvenliğini sağlaması talebini iletmesini istediğini belirtti. Kahire'de güvenlik güçleri tarafından görevlerini yaparken gözaltına alınan gazetecilerden Belçika'nın Le Soir muhabiri ile Fransız televizyon kanalı France 24'ün üç çalışanı ve üç Polonyalı gazeteci serbest bırakıldı. Brezilya televizyonunun bir kameramanı ile bir radyo muhabiri de serbest bırakıldıktan sonra sınırdışı edildi. Bu arada, Mısır'daki Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarında çalışanlar ve ailelerinden oluşan yaklaşık 300 kişi de ülkeden tahliye edilerek Kıbrıs Rum kesimine iki uçakla götürüldü.

MISIR'DA MEYDANINDA NAMAZ


Müslüman mısırlılar namaz kılarken hıristiyanlar onları koruyor